Her Gün 40 Kilogram Et Alan 70 Yaşındaki Emekli Kadın
Tarih: 21.10.2025 22:26
Her gün aynı saatlerde, kasabadan 40 kilogram et alan 70 yaşındaki emekli kadın, kasabanın en sıradan ama bir o kadar da merak uyandıran simalarından biriydi. Yaşının getirdiği yavaşlıkla birlikte, alışveriş yaptığı yere adım atarken, etin nasıl bir hikaye barındırdığını düşünenler için bir muamma oluşturuyordu. Herkes onu tanıyordu ama kimse onun bu kadar et almasının sebebini sorgulamıyordu. Kasap, bir gün, merakına yenik düşerek onu takip etmeye karar verdi ve kadının her adımında aslında ne kadar sır dolu bir yaşamın parçası olduğunu keşfetti. O gün, kasabın zihninde bir soru işareti belirdi: Bu kadın, yalnızca her gün alışveriş yapan bir emekli mi, yoksa daha derin, karanlık bir sır mı taşıyordu? Peşine düştüğü sır perdesi, onu kasabanın karanlık köşelerine götürecek, hayatının akışını değiştirecek bir yolculuğa çıkaracaktı.
Sonunda, kasap, kadının et aldığı yerin sadece bir alışveriş noktası değil, aynı zamanda bir topluluk için anlam dolu bir buluşma noktası olduğunu fark etti. Her gün, aldığı etlerle birlikte, hayatına dokunan birçok insanın hikayesini de taşımaktaydı; belki de o etler, bir ailenin varlığına, bir dostluğun pekişmesine ya da bir çocuğun gülümsemesine vesile oluyordu. Bu durum, kasaba halkının gözünde, kadının sıradan bir emekli olmanın ötesinde, toplumu ayakta tutan bir kahraman haline gelmesine sebep oldu. Artık kasap, onun et alımını bir sır değil, bir ihtiyaç olarak görmeye başlamıştı. Hayatın çoğu zaman görünmeyen yönlerinin, sıradan eylemler içinde gizli olduğunu ve her bireyin kendi dünyasında birer yolculuk yaptığını anladı. Kadının hikayesi, sadece et alışverişiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda topluma olan katkısının ne denli derin olduğunu da gözler önüne sermişti. Bu sıradan ama etkileyici deneyim, kasaba halkı için, bazen en basit eylemlerin bile ne kadar büyük anlamlar taşıyabileceğini öğretti.
Babam bana verdiği sabunu kullanarak soğuk duş almamı söyledi – ben de onu takip ettim
Tarih: 21.10.2025 19:44
Babam bana soğuk duş almamı söylerdi, hep “Berbat kokuyorsun, git soğuk duş al ve sana verdiğim sabunu kullan,” derdi. Ben de günde beş kez yapardım – beni deli ediyordu. Annem sessiz kalırdı, bu da garipti çünkü genelde yakın olurduk. Belki de babam haklıdır ve belki de gerçekten kendimi daha sık tazelemem gerekiyor diye düşünerek geçiştirmeye çalıştım. Ama içten içe bir şeyler ters gidiyordu.
Bir gün erkek arkadaşım geldi ve “Kötü mü kokuyorum?” diye sordum. Şaka yaptığımı sanıp güldü ve banyoya yöneldi. Bir an sonra, yüzünde solgun bir ifadeyle, duşta kullandığım sabunu elinde tutarak geri döndü. “Bunu sana kim verdi?! Bununla soğuk mu duş alıyorsun?!?” Kanım dondu. “Evet, neden?!” Ağlamaya başladı. “Sana söylemediler, değil mi? Bebeğim, bu sabun değil! Kullanılıyor…”
Bir an durakladı, kendini toparlayıp devam etmeden önce, “Endüstriyel temizlikte kullanılıyor! İnsan derisi için uygun değil!” Sözlerini anlamaya çalışırken zihnim hızla çalışıyordu. “Hayır, bu doğru olamaz. Bunu bana babam verdi. Özel sabun olduğunu söyledi.”
Başını iki yana salladı, belli ki üzgündü. “Bu gerçekten zararlı olabilir! Bu kadar sık duş almana şaşmamalı – cildini garip hissettiriyor olmalı, değil mi?” Yavaşça başımı salladım, yaşadığım kaşıntı ve garip gerginliğin kişisel bir hijyen sorunundan değil, sözde “sabun”dan kaynaklandığını fark ettim.
İçimde bir duygu dalgasının yükseldiğini hissettim: öfke, kafa karışıklığı, ihanet. Babam bunu neden yapsın ki? Bana ne verdiğinin farkında değil miydi? Yoksa işin içinde daha şeytani bir şey mi vardı? Annem neden sessiz kalmıştı? Belki de bilmiyordu ya da müdahale etmekten çok korkuyordu.
Erkek arkadaşım ellerimi tuttu ve hafifçe sıktı. “Hadi ailenle konuşalım. Belki bir yanlış anlaşılma vardır.” Başımı salladım, desteğine minnettar ama yüzleşmekten de çekiniyordum. Babamı çalışma odasında bulduk ve içeri adım attığımız anda hava gerginlikle doldu.
“Baba,” diye tereddütle başladım, “bana neden bu… sabunu verdin?” Suçlu kalıbı sanki bir davada delilmiş gibi kaldırdım. Babam önce ona, sonra bana baktı, ifadesinden hiçbir şey anlaşılmıyordu.
“Ne demek istiyorsun? Sadece sabun,” diye cevapladı ama sesinde hafif bir titreme vardı. Erkek arkadaşım araya girerek sabunun gerçekte ne işe yaradığını kararlılıkla açıkladı. Babamın yüzü asıldı ve aniden çok daha yaşlı göründü.
“Özür dilerim,” dedi sessizce. “Garajda buldum ve büyükbabanın kullandığı özel bir sabun olduğunu sandım. Seni incitmek istememiştim.” Gözlerinde samimiyet vardı ama bu, onun dikkatsizliğinden duyduğum acıyı silmiyordu.
Anneme gelince, o da hiçbir fikri olmadığını itiraf etti ve benim kadar şok oldu. Daha dikkatli olmadığı için çok özür diledi ve hep birlikte, gelecekte daha net bir iletişim kuracağımıza söz vererek yolumuza devam ettik.
Sonunda, her iki tarafın da daha dikkatli ve açık sözlü olmasıyla da olsa, ailemle ilişkim düzeldi. Sorgulamanın ve içgüdülerime güvenmenin önemini öğrendim. Erkek arkadaşıma gelince, onun ilgisi ve desteği bağımızı daha da güçlendirdi. Tuhaf ve üzücü bir durum olarak başlayan şey, sonunda hepimizi birbirimize daha da yakınlaştırdı ve bize dürüstlüğün ve dikkatli olmanın değerini öğretti.
Aile barbeküsünde oğlumun oyuncaklarının eridiğini görünce donakaldım.
Tarih: 21.10.2025 19:34
Ertesi sabah telefonum ailemden gelen mesajlarla doluydu; her biri bir öncekinden daha telaşlıydı. Annemden cevapsız aramalar, Derek’ten gelen bir dizi öfkeli mesaj… Hepsi de beni suçluluk duygusuna sürüklemeye veya “işleri yoluna koymam” için beni korkutmaya çalışıyordu.
Onları görmezden geldim. Bunun yerine Lucas’a odaklandım. Sadece onunla ilgili bir gün planladım, barbeküdeki kabus gibi sahneden iyileşmesine yardımcı olmak için. Kaybolanları yerine koymak için değil, keşfedip yeni anılar yaratmak için yerel oyuncakçıya gittik. Bir dizi renkli blok, bir bulmaca ve ışık saçan ve komik sesler çıkaran küçük bir robot seçti. Lucas’ın gülümsemesi seçtiği her oyuncakla geri geldi ve her gülümsemeyle benim kararlılığım daha da güçlendi.
Mağazadan çıkarken Lucas’ın minik eli elimi tuttu. “Teşekkürler baba,” diye mırıldandı, gözlerinde nihayet çalınan neşenin parıltıları belirdi. Bu basit minnettarlık bana gerçek önceliklerimi hatırlattı: Lucas’ın mutluluğu ve tam olarak kendisi olma hakkı.
O öğleden sonra kapı çalındı. Kapıyı açtığımda, ailemden birinin yine bir nutuk atmaya hazır olduğunu görmeyi bekliyordum. Oysa babam Frank’ti, onu daha önce hiç görmediğim kadar savunmasız görünüyordu. Gözlerindeki her zamanki sertlik, yerini çaresizliğe yakın bir şeye bırakmıştı.
“Lütfen,” diye başladı, sesi alışılmadık derecede yumuşaktı, “kardeşine yardım etmelisin, işini kaybetmek üzere.”
Kaşımı kaldırdım, bilmezden gelerek. “Öyle mi?”
“İnsanları tanıyorsun, Virgil. Sadece senin bir tavsiyen onu kurtarabilir,” diye devam etti Frank, sesi neredeyse yalvarırcasına.
İnce bir gülümsemeyle, üzerime bir sakinlik çöktü. “Biliyorum,” diye cevapladım yumuşak bir sesle. “Plan buydu.
Gözleri şaşkınlıkla açıldı. “Ne demek istiyorsun?”
“Yani,” dedim, sesim titremeden, “Derek’in eylemler ve sonuçlar hakkında bir ders alması gerekiyor. Oğluma zulmü öğretmenin eğlenceli olduğunu düşündü. Şimdi adaleti öğrenme sırası onda.”
“Aile sadakatine ne oldu?” diye sordu Frank, sesinde hayal kırıklığı vardı.
“Aile sadakati mi?” diye tekrarladım, sesim hafifçe yükselerek. “Aile sadakati, birbirinizi korumak, birbirinizi desteklemek anlamına gelmelidir; birbirinizi yıkmak değil. Derek, Lucas oyuncaklarını yok ederken ona nasıl bir sadakat gösterdi? Siz onu alkışladığınızda ona nasıl bir sadakat gösterdiniz?”
Frank’in yüzü düştü ve bir anlığına, bir zamanlar olmasını umduğum babayı gördüm. Ama o an geçti ve geride sadece, kardeşimin çocuğuma eziyet ettiği sırada kenarda duran o katı yürekli adam kaldı.
“Özür dilerim,” dedi Frank neredeyse fısıldayarak.
Başımı salladım, sözleriyle üzerimden bir yük kalkmış gibi hissettim. “Bunu söylediğin için teşekkür ederim. Ama döngüyü kırmanın zamanı geldi. Lucas daha iyisini hak ediyor, ben de öyle.”
Frank tek kelime etmeden gitti ve beni yanmış bir köprünün acı tatlı hissiyle baş başa bıraktı. Ama Lucas yeni bloklarıyla ne inşa ettiğini göstermek için bana koşarken, tam da olmam gereken yerde olduğumu biliyordum. Oğlumu korurken, hayatım boyunca aradığım gücü sonunda bulmuştum ve bu güç, zulümden değil, nezaketten geliyordu.
Polisin Merhameti: Yasa Dışı Satışın Ardındaki Hikaye
Tarih: 21.10.2025 13:44
Bir gün, kasvetli bir sabah, sokaklarda dolaşan bir grup polis, yoksul bir yaşlı kadının köşe başında sevimli bir tezgah açtığını fark etti. Tezgahında rengarenk sebzeler, meyveler ve el yapımı ürünler yer alıyordu; her bir parça, onun titiz ellerinden çıkmış gibi görünüyordu. Ancak bu, yasa dışı bir satıştı ve polis memurları, kadının durumuna acıyarak yaklaşmaya karar verdiler. Bir memur, kadının ürünlerini daha yakından incelemek için eğildiğinde, aniden her şey değişti. Yaşlı kadının gözlerinde bir an için beliren korku, yüreklere dokunan bir hüzünle birleşti. Bir yanda merhamet, diğer yanda yasaların sert yüzü; bu çatışma, sokakta bir drama sahnesi oluşturuyordu. Polis memurları, kadının yaşadığı sıkıntıyı anlıyor gibiydiler, ama görevlerini de unutmaları mümkün değildi.O an, sokak bir mücadele alanına dönüştü; merhamet ile adaletin keskin sınırları arasındaki çatışma, bir çok insanın ruhunu sarsmıştı. Yaşlı kadının gözyaşları, sadece kendi kaybı değil, aynı zamanda sistemin adaletsizliğini de simgeliyordu. Belki de toplumun sessiz çığlığı, bu gibi kayıplarda yankılanıyordu. Gözlerindeki umut dolu parıltı, bir zamanlar hayal ettiği yaşamın ne denli uzakta olduğunun bir hatırlatıcısıydı. Yasa, soğuk ve katı bir yüz iken, insanlık ise sıcak ve yumuşak bir yürek taşır. Bu olay, bizim için, insan olmanın ne demek olduğunu sorgulamamız için bir fırsattı. Kimi zaman merhamet, yasaların gerisinde kalır; ama insanlık, kalbin derinliklerinden gelen bir çağrıyla, her zaman galip gelmelidir. Sonunda, yaşlı kadının hikayesi, sadece bir yasa ihlali değil, aynı zamanda bir insanlık dersi olmuştu.
Ben Hatice henüz 2 yıllık evliyim
Tarih: 21.10.2025 11:30
Ben Hatice, henüz 2 yıllık evliyim, eşim otobüs şoförü, çoğu gece yalnız kalıyorum evde, kayınvalidem biz evlenmeden önce vefat etmiş kayınbabam yalnız yaşıyor, eşim bana istersen babamı çağıralım biraz bizde kalsın hem ben uzun yola gidince sende yalnız kalmamış olursun dedi. Bende olur dedim, çünkü kayınbabam gayet bakımlı temiz bir adamdı. Eşim babasını aradı, baba ben yine uzun yola gideceğim sende gel haticenin yanında kal biraz yalnız kalmasın dedi, babası hemen ertesi gün geldi. Çok iyi ve samimi davranıyordu bana. O akşam eşim uzun yola gitmek için hazırlandı gece olunca çıktı evden. Bende yorulmuştum kayinbabama odasına yatagini hazırladığımı bende erken yatacağımı söylediğimde beni öyle bir süzdü ki içim bir tuhaf oldu, neden bilmiyorum ama birden heycanlandım. Sonra gittim yattım, ertesi gün kayınbabam hiç evden çıkmadı, kahvaltı yaptık, ben ev işi yemek çay derken akşam oldu, ama kayınbabamın gözü hep üstündeydi sanki, yada ben öyle zannediyordum. Gece ben yine erken yatacağımı söyledim odama geçtim yattım. Bir süre sonra odamın kapısı açıldı, ama ben duymamış gibi yaptım, benim uyuduğumu zannediyordu elini benim.
O gece Hatice yatağa uzandığında yorgunluktan gözleri kapanmak üzereydi. Eşinin gidişiyle evin içinde bir sessizlik vardı ama bu kez yalnız değildi; kayınbabası misafirdi. İçinde hafif bir tedirginlik, belki de alışılmadık bir durumun verdiği gerginlik vardı. Uykusu hafifti.
Bir anda kapının kolu sessizce döndü. Yüreği hızla çarpmaya başladı. “Acaba yanlış mı duydum?” diye düşündü. Kapı aralandı. Işığın ince bir çizgisi odaya süzüldü. Hatice’nin kalbi ağzına geldi, nefesini tuttu.
Ama içeri giren, kayınbabası değil… eşiydi.
—
Beklenmedik Dönüş
Hatice yatağından doğruldu, gözlerine inanamadı.
“Sen… sen erken mi döndün?” dedi şaşkınlıkla.
Eşi gülümsedi, “Yolu yarıda bıraktım, içime sinmedi seni yalnız bırakmak,” dedi. Yorgun ama huzurlu bir ifadeyle yanına geldi. Hatice’nin yüzündeki şaşkınlık yavaş yavaş yerini sevinç ve rahatlamaya bıraktı.
“Ben de… sen gidince çok huzursuz olmuştum,” diye fısıldadı Hatice.
“Biliyorum,” dedi eşi, “babamla konuştum, o da merak etmiş seni. Sabah erken kalkıp köye gidecekmiş zaten.”
Hatice’nin gözleri doldu. O an, içinde bir sıcaklık hissetti. Eşinin onu düşündüğünü, yalnız kalmasın diye babasını çağırdığını, sonra da içinin el vermeyip geri döndüğünü anlamıştı.
—
Güvenin Sessiz Gücü
Sabah olduğunda, güneş perdelerin arasından odaya süzülüyordu. Kayınbabası mutfakta çay demliyordu, Hatice de sessizce kahvaltı hazırladı. Eşi, masaya otururken gülümsedi:
“Baba, senin sayende Hatice yalnız kalmadı, ama ben de dayanamadım, erken döndüm.”
Kayınbaba tebessüm etti, “Ne güzel işte, gençsiniz, birbirinize alışkınsınız,” dedi.
O an Hatice’nin içinde bir huzur yayıldı. Kısa süreli bir korku, yanlış anlaşılabilecek bir anı, yerini güvene, sevgiye bırakmıştı. O sabah kahvaltı masasında üç kişi de sessizce gülümsüyordu.
—
Son
O günden sonra Hatice, yalnız kalmaktan korkmadı. Çünkü biliyordu ki sevgi, mesafeleri aşan bir bağdı.
Eşi ne kadar uzaklara gitse de, kalpleri hep yan yanaydı.
Ve bazen, bir kapı aralanışı bile insanın içinde büyük bir güven duygusunu yeniden uyandırabiliyordu.
Kardeşime Evimi Vermek Zorunda Mıyım?
Tarih: 21.10.2025 00:40
Bir evin kapısını açıp içeri girmek, sadece fiziksel bir mekanın sınırlarını aşmak değil, aynı zamanda yıllar süren bir hayalin gerçeğe dönüşmesidir. Kendi evinin sıcaklığında duyulan mutluluk, en az o duvarların inşasında harcanan emek kadar değerlidir. Ancak evin kapısını çaldığınızda, beklenmedik bir sürprizle karşılaşmak da olasıdır. Kardeşime evimi vermem gerektiği söylenince, kalbimde bir soğuk rüzgar estikçe, geçmişin gölgeleri bir bir ortaya çıkmaya başladı. Annemin cümleleri, yıllar önce yaşanan tıkanıklıkları, haksızlıkları ve unutulmuş duyguları yeniden canlandırdı. On sekiz yaşımda evden atıldığımda, bu anların bir gün geleceğini, evin sıcaklığının, kardeşlik bağlarının üzerine örtebileceğini hiç düşünmemiştim. Hayalimdeki evin, şimdi bir başkasına verilmesi fikri, içimde fırtınalar kopardı.
Ev, sadece dört duvardan ibaret değildir; o, anıların, yaşanmışlıkların ve duyguların biriktiği bir limandır. Kardeşime evimi vermek, bana geçmişte yaşadıklarımın ağırlığını yeniden düşünmeyi ve bu duygusal yükü taşımayı gerektiriyor. Kızgınlıkla karışık bir özlem, bir yandan geçmişin acılarını hatırlatırken, diğer yandan aile bağlarının ne denli karmaşık olabileceğini gösteriyor. Aile olmak, her zaman kolay bir yolculuk değildir; bazen sevgi ile nefreti, özlemi ve kırgınlıkları harmanlamak gerekir. Belki de gerçek cesaret, yaşananların üstesinden gelmek ve bu zorlu yolda bir adım atabilmektir.
Kendi evimin kapısını bir başkasına açmanın zorluğunda, belki de affetmenin ve sevginin büyüklüğünü öğreniyorum. Kardeşimle yola devam ederken, yalnızca bir mekânı değil, duygularımı da paylaşmanın, bazen başkalarına alan açmanın, aslında içsel bir özgürlük sunduğunu fark ediyorum.
Altın Fiyatları Ne Kadar Olacak
Tarih: 20.10.2025 22:57
Piyasalarda sağlıksız fiyatlamalara dikkat çeken İslam Memiş bundan sonra ne olacağını tek tek paylaştı ve net rakam verdi. Alacaklar ve satacaklar bu fiyatları baz alsın..
NEDEN DÜŞTÜ? Dün sabah 4 bin 380 dolarla rekor kıran ons altın fiyatı, günü yüzde 1,7 düşüşle 4 bin 251 dolardan kapattı. Gün içinde ons altın fiyatı 4 bin 200 doların altını da gördü. Altın fiyatlarında dünkü düşüşte, ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin ile ilgili açıklamaları etkili oldu.
ÇİN AÇIKLAMASI ETKİLİ OLDU
“Çin’e yönelik yüzde 100 oranındaki gümrük vergileri sürdürülebilir değil” diyen Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşeceğini ve iki taraf için de iyi bir anlaşma yapılabileceğini düşündüğünü söyledi. Bu gelişme, altın fiyatlarında hafta son gününde havanın dönmesine neden oldu. Dünkü düşüşe rağmen ons altın haftayı yüzde 7,2 oranında yükselişle kapattı. Trump’ın Çin’e yüzde 100 gümrük vergisi uygulama tehdidi, altın fiyatlarının rekor seviyeleri görmesinde etkili olmuştu. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 7,74 artışla 5 bin 760 liraya, cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 7,69 yükselişle 38 bin 842 liraya çıktı. Geçen hafta sonu 8 bin 955 lira olan çeyrek altının satış fiyatı yüzde 7,74 artarak 9 bin 648 liraya yükseldi.
5 BİN DOLAR TAHMİNİ
Altında sene başından bu yana yükseliş yüzde 64 oldu. Bu gelişmede ABD ve Çin arasında şiddetlenen ticaret savaşı, artan jeopolitik çatışmalar, ABD Merkez Bankası’ndan (Fed) faiz indirim beklentileri, merkez bankalarının altın alımları, doların değerindeki düşüş gibi faktörler etkili oldu. Fransa merkezli banka Societe Generale’de küresel emtia araştırmaları şefi olan Michael Haigh, “Dayanıklı ve büyük yatırım fonu (ETF) akışlarının fiyatları yukarı çektiğine inanıyorum” dedi. HSBC, 2025 yılı ortalama altın fiyat tahminini ons başına 100 dolar artırarak 3 bin 455 dolara yükseltti ve artan riskler nedeniyle altının 2026’da ons başına 5 bin dolara ulaşacağını öngördü. GÜMÜŞTE DE DÜŞÜŞ Spot gümüş, altının yükselişini ve spot piyasadaki kısa pozisyon sıkışıklığını takip ederek 54,47 dolarlık rekor seviyeye ulaştıktan sonra ons başına yüzde 1,7 düşüşle 53,32 dolara geriledi. Platin yüzde 3,9 düşüşle 1646,50 dolara, paladyum ise yüzde 4,4 kayıpla 1.542,10 dolara geriledi. Piyasalarda sağlıksız fiyatlamalara dikkat çeken İslam Memiş, “Teknik düzeltmeler tamamlandığında ezber bozan bir trend başlayacak. 2030 gelmeden büyük bir finansal reset kapıda olabilir.” ifadelerini kullandı. Memiş, elinde altın ve gümüş olan yatırımcıya ise “Eğer nakde ihtiyacı yoksa beklemeye devam etsin. Beklediğimiz teknik düzeltmeler geldiğinde ilave alım yapabilir ama elindekini satmasın” çağrısını yaptı. Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş, küresel piyasalarda manipülasyonun hâkim olduğunu belirterek 2026 yılına kadar finansal sistemde ciddi risklerin artacağı uyarısında bulundu. Altın ve gümüşte teknik olarak okunamayan bir süreç yaşandığını söyleyen Memiş, YouTube kanalında dikkat çeken uyarılarda bulundu. Memiş, para piyasalarından borsaya, kripto varlıklardan altın ve gümüşe kadar hiçbir enstrümanda kazanç sağlanamadığını belirterek, “Kesinlikle savaş fiyatlaması içinde değiliz, tamamen manipülasyon piyasasına girdik” dedi.
“BELİRSİZLİK YÜZÜNDEN VERİLER AÇIKLANMIYOR”
Yıl sonuna kadar “karanlık bir tünelde” olunacağını vurgulayan Memiş sözlerini şöyle sürdürdü: Bütün enstrümanlarda sert dalgalanmalar ve belirsizlikler göreceğiz. Belirsizlik o kadar çok ki özellikle Amerika’daki hükümetin kapanmasından dolayı ekonomik veriler bile açıklanmıyor. Teknik olarak yorumlanamayan, mantık olarak da henüz çözülemeyen bir süreç var karşımızda. Teknik olarak piyasalar okunamıyor. Yani direnç seviyeleri neresi?, Tekrar aşağı yönlü kırılma ne zaman olacak?, neler oluyor? bu soruların net bir cevabı yok. HİÇBİR ŞEY BELLİ DEĞİL Özellikle yaz aylarında altın tarafında yüzde 20 düşüş olacak, 2.500 dolar seviyesine kadar geri çekilme yaşanacak diye raporlar yayımlayan bu kurumlar, bugün 5.000-6.000 dolarlık analiz raporlarını paylaşıyorlar. Dolayısıyla şartlara göre yön değiştiren bu raporların süreçle alakalı gerçek bir bilgiye dayandığını şahsen düşünmüyorum. “NET OLAN ŞEY…” Net olan bir şey var: Ne direnç seviyesi belli ne de destek seviyesi belli değil”
“HERKES GRAM ALTINA YÜKLENDİ”
Memiş, piyasadaki manipülasyonun derinleştiğini belirterek yatırımcılara dikkatli olmaları çağrısında bulundu. “2025 ve 2026 yıllarında yatırımcılar değil, sistem kazanacak” uyarısını hatırlatan Memiş, özellikle eylül ayından itibaren manipülasyon piyasasının net şekilde hissedildiğini söyledi. Altın piyasasında son dönemde yaşanan olağanüstü gelişmelere de değinen Memiş, Kapalıçarşı’da bir kilogram külçe altına 11.500 dolara kadar işçilik eklendiğini belirterek, “Yatırımcı hem yüksek fiyattan alım yaptı hem de işçilik maliyetiyle ekstra zarar etti” dedi.
İLK KEZ ALTIN ALACAKLAR TAVSİYE!
İthalat yasağının da etkisiyle içerideki panik alımlarının arttığını ifade eden Memiş, “Rafineriler üretime yetişemiyor, herkes gram altına yükleniyor” diye konuştu. Yeni yatırım yapacaklara şu tavsiyeyi verdi: Şu anda Kapalı Çarşı piyasasında gram altın 5.837 lira seviyesinde. Malum, geçen haftaki panikle birlikte vatandaşlar 5.900–6.000 liraya külçe altınlar, paket altınlar almış. Ben de yine devreye girdim, bunu bütün sosyal medya hesaplarımdan açıkladım. Israrla dedim ki; paketli gram altın alacağınıza neden Darphane’nin ürettiği Cumhuriyet altını, yarım altın, tam altın, çeyrek altın gibi sarrafiye grubu ürünlerini almıyorsunuz? Çünkü bu grupta işçilik yok. Elbette yatırımcı neyi, ne zaman alacağını bilir. Ancak paketli altınlarda işçilik devam ettikçe yatırımcının gram altına yönelimi endişeye neden oluyor. Bu nedenle ilk kez alım yapacak olanlar için Cumhuriyet, tam ya da çeyrek altın gibi işçiliksiz ürünleri önerebilirim. Memiş, piyasalardaki belirsizliğin sürdüğünü belirterek yatırımcıların sabırlı olması gerektiğini söyledi. “Birçok yatırımcı borsada sıkılmış durumda, ancak o seviyelere ulaşıldığında yeniden yol haritamızı çizeceğiz” diyen Memiş, döviz tarafında ise sakin bir seyir izlendiğini aktardı. Uluslararası piyasalarda ons altının 4.191 dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan Memiş, 4.200 doların üzerinin test edilmesinin ardından kâr satışlarının geldiğini söyledi. “Artık ons altında çok geniş bir bant aralığına odaklanmış durumdayız, belirsizlik rüzgar tersine dönene kadar sürecek” ifadelerini kullandı.
Hurda araç teşvikiyle ilk arabam dönemi başlıyor: Çok çocuklu ailelere ÖTV indirimi ve yerli araç desteği
Tarih: 20.10.2025 18:00
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yerli üretimi desteklemek ve çok çocuklu ailelerin araç sahibi olmasını kolaylaştırmak amacıyla yeni bir adım attı. “İlk Arabam Yerli Otomobil Aile Destek Programı” adıyla duyurulan proje kapsamında, 3 ve daha fazla çocuğu bulunan aileler, yerli otomobil alımlarında hurda teşviki ve ÖTV indirimi fırsatına kavuşacak.
Yeni program, hem dar gelirli ailelerin yükünü azaltmayı hem de Türkiye’nin otomotiv sanayisindeki yerli üretim kapasitesini artırmayı hedefliyor. Bakanlık, bu destekle birlikte vatandaşların eski araçlarını sisteme dahil ederek çevresel sürdürülebilirliğe de katkı sağlayacağını belirtti. Böylece hem karbon emisyonu azalacak hem de araç parkı gençleşecek.
Program kapsamında hurda teşviki, mevcut aracını sisteme teslim eden ailelere ÖTV muafiyetine ek olarak uygulanacak. Örneğin, 3 veya daha fazla çocuğa sahip bir aile, hurda durumundaki aracını teslim ettiğinde yeni yerli otomobilini vergi indirimiyle alma imkânı bulacak. Bu sayede sıfır kilometre yerli otomobiller, çok daha uygun fiyatlara ulaşılabilir hale gelecek.
“İlk Arabam Yerli Otomobil Aile Destek Programı”, Togg başta olmak üzere yerli otomobil markalarını kapsıyor. Program, yerli üretimi teşvik ederek hem ekonomik büyümeye hem de istihdama katkı sağlamayı amaçlıyor. Ayrıca düşük gelirli ailelere uzun vadeli finansman imkânı sunulacak. Bu kapsamda faizsiz veya düşük faizli kredi seçenekleri üzerinde de çalışmalar yürütülüyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilileri, yeni uygulamanın aile refahını artıracağını ve sosyal hareketliliğe katkı sağlayacağını vurguluyor. Program sayesinde düşük gelirli kesimlerin araç sahibi olması kolaylaşırken, Türkiye genelindeki binek araç yaş ortalamasının da düşmesi hedefleniyor. Bu durumun hem enerji verimliliğine hem çevreye olumlu yansıyacağı ifade ediliyor.
Uzmanlara göre, hurda teşviki ve ÖTV indirimi uygulaması yerli otomobil talebini hızla artıracak. Özellikle Togg gibi milli markaların satışlarının artmasıyla birlikte, Türkiye otomotiv pazarında yerli üretim oranının yükselmesi bekleniyor.
Başvuru koşullarının kısa sürede açıklanması planlanıyor. Programdan yararlanmak isteyen ailelerin, 3 veya daha fazla çocuk sahibi olmaları ve mevcut bir aracı hurda statüsünde sisteme teslim etmeleri gerekecek.
“İlk Arabam” projesiyle hükümet, hem ekonomik hem sosyal anlamda önemli bir dönüşüm hedefliyor. Aileler uygun koşullarda yeni araç sahibi olurken, Türkiye de yerli üretimde yeni bir döneme adım atmış olacak.
Eşiyle Yaptığı Şeyler
Tarih: 20.10.2025 17:34
4 Çocuk annesi ve birde hamile idi. Karısı ile b’eraber o’lurken f’antaazi yapmak istedi. Ama O’ldü. Böyle f’antaazi mi olur. Niye böyle bir f’antaazi yaptığını anlattı. Herkes ş’aşkına döndü Bursa’da dini nikahla birlikte yaşadığı hamile kadını b’0ğarak 0ldürdüğü suçlamasıyla tutuklanan sanığın yargılanmasına başlandı.
Olayın c’in-sel ilişki sırasında istemeyerek meydana geldiğini ifade eden sanık, “F-a-n-t-ezi amacıyla önce sağ elim sonra da sol elimle b0ğazını tutuyordum. Bu sırada kendisinden hırıltı sesi duydum. Ağzından köpük gelince korkup birlikteliğimize son verdim. Ben, eşimi kesinlikle 0ldürmek istemedim” dedi.
Bursa’da c’nsel ilişki sırasında dini nikahla birlikte yaşadığı 5 aylık hamile N.M.T.’yi (43) boğarak 0ldürdüğü suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Suriye uyruklu 4 çocuk babası Y.A.M.A. (41), “Ölüm olayı birliktelik sırasında istemeyerek meydana geldi” dedi. Tanık olarak ifadesine başvurulan boşandığı M.A. ise Y.A.M.A.’nın çocukları sevmediğini ve hamile olduğu dönemlerde, birlikte oldukları sırada, b0ğazını sıkıp karnına baskı yaparak çocuğu düşürmeye çalıştığını öne sürdü.Temmuz ayında Yıldırım ilçesinde meydana geldi. Suriye uyruklu Y.A.M.A., 4 çocuğunun annesi olan M.A.’dan 2022 yılının aralık ayında boşandıktan sonra, uzaktan akrabası olan N.M.T. ile dini nikah yaparak, Ortabağlar Mahallesi’ndeki evde yaşamaya başladı. Olay günü öğle saatlerinde Y.A.M.A. ile N.M: T. birliktelik yaşadı. İlişki sırasında Y.A.M.A., fantezi için sırtüstü yatar vaziyetteki N.M.T.’nin başını yataktan aşağı sarkıtıp, her iki kolu vücudunun altında kalan hamile kadının b0ğazını önce sağ sonra da sol eliyle sıktı.
ARKADAŞINDAN YARDIM İSTEDİ
Bu sırada, b0ğazından hırıltı sesi gelip ağzından köpük çıkan kadın hareketsiz kaldı. Durumu fark eden Y.A.M.A., saat 13.00 sıralarında evden çıkıp arkadaşları ile buluşmaya gitti. Saat 17.00 sıralarında tekrar geldiği evde, N.M.T.’nin hareketsiz olarak yattığını gören şüpheli, bu kez cep telefonu ile aradığı arkadaşı İ.O.’dan yardım istedi. Eve gelen İ.O., sağlık ekiplerine haber verdi. Gelen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde N.M.T.’nin hayatını kaybettiği tespit edildi. İhbar üzerine adrese sevk edilen polis ekipleri, Y.A.M.A.’yı gözaltına aldı. Emniyetteki sorgusunda, N.M.T.’yi bilerek ve tasarlayarak 0ldürmediğini söyleyen şüpheli, olayın birliktelik sırasında fantezi yapmak istemesi sonucu yaşandığını öne sürdü. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Y.A.M.A., tutuklanarak cezaevine gönderildi.
“BİRLİKTELİK SIRASINDA BENİM DE b0ğazIMI SIKIYORDU”
Soruşturma kapsamında polis, şüphelinin 19 yıl önce ülkesinde evlenip, olaydan 8 ay önce boşandığı eski eşi M.A.’yı da tanık olarak dinledi. Eski kocasının, evliliklerinden olan 4 çocuğunu sevmediğini belirten M.A., “Her hamile kaldığımı öğrendiğinde, birlikteliğimiz sırasında b0ğazımı sıkıp karnıma bastırarak, çocuğu düşürmeye çalışıyordu” dedi.
ÖMÜR BOYU HAPSİ İSTENİYOR
Olayla ilgili Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, “Tanığın ifadesinin ardından yapılan soruşturma sonunda, Suriye uyruklu Y.A.M.A.’nın, birliktelik sırasında c’nsel fantezi süsü vererek, hamile olduğunu bildiği N.M.T.’nin b0ğazını sıkıp 0ldürmek sureti ile üzerine atılı suçu işlediği belirlendi” görüşüne yer verildi. Hakkında, Bursa 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘kadına karşı kasten 0ldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan Y.A.M.A.’nın yargılanmasına başlandı.
“Ö’LÜM OLAYI BİRLİKTELİK SIRASINDA MEYDANA GELDİ”
N.M.T. ile aralarında hiçbir sorun olmadığını söyleyen sanık, “Kendisiyle birliktelik yaşarken, eşimin baş kısmı yataktan aşağı sarkıyordu. Her iki kolunu vücudunun altına almıştı. Ben de fantezi amacıyla önce sağ elim sonra da sol elimle b0ğazını tutuyordum. Bu sırada kendisinden hırıltı sesi duydum. Ağzından köpük gelince korkup birlikteliğimize son verdim. Daha sonra hareketsiz olduğunu görünce kolunu havaya kaldırdım. Kolu yatağın üzerine düştü. Sonra gidip duş aldım. Yataktan indirip battaniyeye sardım. Bu sırada tamamen hareketsiz yatıyordu. Ne yapacağımı bilemediğim için saat 13.00’da evden çıktım. 17.00’da geri döndüm. Telefon ile yardım istediğim arkadaşım bana bir tanıdığını gönderdi. O kişi de sağlık ekiplerine haber vermemizi söyledi. Sonrasında gözaltına alındım. Ben, eşimi kesinlikle 0ldürmek istemedim. Ölüm olayı birliktelik sırasında istemeyerek meydana geldi. Ayrıca, boşandığım eşimin iddialarını da kesinlikle kabul etmiyorum” diye konuştu.
Mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Evinizin yakınlarında bir baykuş ortaya çıkmaya devam ederse.
Tarih: 20.10.2025 17:26
Baykuşların Uğursuzluk Getirdiği İnancı Nereden Geliyor?
Baykuş uğursuz mu? Baykuş uğursuzluk getirir mi? Çocukluğumuzdan kalan bu ön yargının kökenine inelim.
Baykuş asla yalan söylemez. O yüzden batılda uğursuz sayılımıştır.DEVAMI
Bir baykuş, Süleyman aleyhisselâmın yanına geldi, selâm verdi. Hz. Süleyman (as) selâmını aldı.
Sonra aralarında şöyle konuşma geçti:
“Ey baykuş, neden topraktan çıkanları yemezsin?” “Çünkü Hz. Âdem topraktan çıkan şey sebebiyle cennetten çıkarıldı.”
“Peki, neden su içmezsin?”
“Çünkü Nûh aleyhisselâmın kavmi suda boğuldu.”
“Neden imar edilmiş yerleri terk edip harabelerde yaşıyorsun?”
“Harabeler Hz. Allah’ın mirasıdır, ben de Hz. Allah’ın mirasında otururum.”
“Harabe üzerine konduğunda ne dersin?”
“Burada yaşayanlar nerededir? derim.”
“Ya binaların üzerinden geçerken ne dersin?”
“Yazık bu insanlara ki önünde nice güçlükler varken rahat uyumaktadır, derim.”
“Gündüzleri niçin çıkmazsın?”
“İnsanların kendilerine ettiği zulümlerin çokluğundan…”
“Öterken ne dersin?”
“Ey gafil, ahiret yolculuğun için azık hazırla! derim. Ve ‘Subhane Hâliku’n-Nur’ diye zikrederim”
Bu konuşma üzerine Süleyman (as) şöyle buyurdu:
“Kuşlar içinde insanoğluna bu kadar güzel nasihat eden ve bundan daha şefkatli olanı yoktur. Cahillerin ondan nefret etmeleri, onu uğursuz saymaları ne acayip şeydir.”